16 Şubat 2012

Kemoterapi: LİNgerie

Herkesin müdahil olduğu, hakkında ufağından irisine birşeyler bildiği, söylemek istediği, bir şekilde takip ettiği ve modern peri masallarını andıran hikayesiyle ufak tefek adam.

Bir iç giyim firması, markası olan ''lingerie''nin NBA'e sponsor olması gibi birşey. Etrafta dal daşak dolanan figürleri düşünüyorum. Bir anda ilgi odağı olmuş birden çok figürasyon. Lin etkisi diye adlandırıyorum bağdaştırırsak. İlgiyi sadece playoff için savaşan New York takımına, kendisine değil nba'in tam kalbine, ''en orta yerine'' çekmiş birisi. Gerçekleşen lockout ve geçiken fikstür, maçlarda sürekli 60lı sayıların görülmesi, sakatlanan yıldızlar, düşen takım profilleri ve yönetimsizlik, yapılmayan hamleler etc. bu anlamda ''en orta yere'' çekilmiş ilgi önemli. Lin birçok basketbolseveri nbae döndürmüş, tıkanan asya kollarında ki ilginin odağını nba'e focuslamış bi' arkadaş ki bundan iyisini isteyemezdi birileri.

Lin, tedavide etkili olabilecek ilacı damardan verdi. New York takımı ve şehri aşı denedi olmadı, Vücuda verilen zayıflatılmış mikrop, defans yapan hücreler karşısında biraz güçlü kaldı. Amare ve Carmelo burada zayıflatılmış mikroplar. Olmadı, vücut tanıdı mikropları ama onları kontrolü altına almadı, sonrasında gelecek olan aynı tür mikroplarla savaşmak adına bi adım atamadı, antikorlar yetersiz kaldı. Sonra kan kanseri oldu takım, kemoterapi yolladılar doğaçlama, gayri ihtiyarı biraz...

Takıma dönecek olan yıldızların bu tedavi sürecinde kanserli hücre gibi davranmaları, birçok bileşenin ve denklem unsurunun gelecekte bürüneceği hali etkileyecek. Tabi ki Lin tek başına, ''yıldızları atalım, bu çocuğun üzerine takım kuralım, geleceğimiz bu çocukta'' diyebileceğimiz bi oyuncu değil, şahsi fikrimce olamazda ama en azından sağlıklı dönecek yıldız abilerinin kendisine yardımcı olmaları ve kendi üzerinde ki baskıyı almaları neticesinde yol alınması kuvvetle muhtemel. NBA'in en popüler ve zengin kulüplerinden birinin iyi yolda olması, tahmin edilemez boyutlarda ki bir havuza para aktarmaya benzer.

Şimdi olmayacak li olan, saçların dökülmesi, halsizlik ve iştahsızlık. Bunlar kesinlikle olmayacak, yan etkisi olmayan bir kemoterapi. Kanserli hücreler elen geçirilirken, canlı hücrelere zarar vermeyen mucizevi bi kemoterapi. Köreltici unsur değil.

Noldu şimdi? Turist sayısı arttı, meraklı tipler arttı, umut arttı, ürün satışları arttı, ilgi arttı, bilet satışları arttı, popülarite arttı, basketbol kalitesi arttı, yayın gelirleri arttı, reklam gelirleri arttı, sponsorluk anlaşmaları arttı, nba ile ilişkilendirebileceğimiz, global unsurların hepsi ama hepsi tekrar bu çocuk yüzünden elden geçti, rebuilding yolunu erken noktaladı, olumlu bi şekilde.

NBA'de daha önce örneklerini gördüğümüz gibi, gençlerin bu tür patlamaları, köstek olacak olanların şirazeden çıkması haricinde, kendi fiziksel ve mental düşüşleri ile doğrudan alakalıdır. HEr genç böyle patlama yaptı diye performansı düşecek diye de birşey yok en nihayetinde. Başka ürlü büyük oyuncu olunamıyor bu eşik aşılmadan ama kişisel tahminimce, saman alevi ile koca bir ahırın yanması arasında ki aslında kalın gibi görünen ince bir çizginin nasıl katrakteristik bir davranış içerisinde yol  göstereceğini bekleyip, izleyip göreceğiz.




28 Nisan 2011

Eddy Curry ne yiyor?

Esasen pek Curry-sever bir insanımdır. Onun o yumuşacık elleri, insanüstü cüssesi ile ligin tozunu attırmasını çok uzun seneler boyunca umdum, bekledim, hayal ettim. Olmadı... Başka olaylarla dillere düştü koca adam. Son son, aylık mutfak masrafının, aşçısı dahil 60 bin dolar olduğunu okudum. Kısacası bundan yirmi yıl sonra, bir fabrikada müdür olup yılda kazanmayı umduğum parayı adam bir ayda gırtlağa harcıyor. Peki bu adam, aylık 20 bin dolar aşçıya verdiğini varsayarsak, 10 bin dolar da içkiye veriyor olsa, ne yiyor?
Marco Paşa sizin için hesapladı;

30 bin dolar = 45 bin tl;

150 kilo kuzu külbastı
22 TON domates
23 bin adet konserve tonbalığı
18 TON çilek
5 bin adet tavuk
225 kilo az yağlı kıyma
60 000 adet ekmek

Afiyet bal şeker olsun. Curry'e kötü basketbolcu diyenle kavga ederim, ayağınızı denk alınız.